Kar yağardı hemde nasıl; bembeyaz olurdu her yer, hava ayaz ellerimiz
morarmış kartopu yuvarlamaktan, ne acıkıyoruz nede ıslanan ayaklarımız
üşütmüyor bizi. Çocukluk işte; evden biraz uzağa gidelim de annelerimiz
görmesin, görüp de eve almasın, oyunumuz yarım kalmasın diye...Sobalıydı
evlerimiz, ıhlamur demliği kaynadıkça mis gibi kokusu yayılırdı odaya, o
hep hazır beklerdi yemek sonrası sıcacık limonlu limonsuz içilirdi ve
hiç bitmezdi, annem ne zaman yenisini koyardı hiç görmezdik. Kestaneler
dizi dizi ,çıtır çıtır, her nedense portakal mandalina kabukları hep
sobanın üzerinde yanarken maşa girer devreye,, kuzinenin en küçük
halkası açılır sobanın içine düşürülür cızır cızır yanarken kestanenin
yanık kokusunun yerini alır bu güzel koku, güzel sohbetlerle gece
nihayete ererken "herkes yatağa" derdi babam... Sabahın ilk ışıkları
ile kalmış annem,okula işe gidecek olanlar bir bir kalkarken.O sofrayı
kurmuş, ekmekler kızarmış yağlı çökelekli ekmek ohhh mis!
ıhlamur sıcacık,,gözümüz de karnımız da tok..Annem tek tek öperek dua ile
uğurlardı bizi.Ankara ayazdı,buzdu kardı,düşe kalka,hoplaya zıplaya ,gider
gelirdik işe, okula. Kar yağıyor diye tatil olmazdı okulumuz,, şikayet
etmezdik hiç, bu yollar neden buz diye ?işimize gelirdi eylenceye
çevirirdik bu durumu. Öyle çok araç yoktu sokaklarda kaya , kaya gidip
gelirdik ne servis aracımız vardı düz yolda takla atan, ne de
ehliyetsiz şöförü...Korkmazdık komşularımızdan olanı paylaşırdık kaygısız,
kapılarımız kilitlenmezdi, kimseye yan gözle bakılmazdı, çocuklar
kapıştı diye büyükler kavga etmezdi kim ne olursa olsun
Ayşeanım teyze Ali amcaydı hepsi ağabey ablaydı, altını akçesi
için kimse kimseyi kesmezdi. Radyoda arkası yarınlar , Dede korkut
hikayeleri , babamın ajans saati ,,,, bereber ve solo şarkılar, Mustafa
Geceyatmaz yönetiminde yurttan sesler, gaz lambası hep yüksekten bakardı
bize,ışığında huzmeler şekil şekil dans ederken mutluyduk bir odada
otururdu hane halkı aynı evin içinde ayrı odalalarda yaşanmazdı.
Misafir odamız vardı, temizlenir havalandırılır kapısı kapatılırdı o
sadece misafir gelince girilen bir odaydı.. misafir gelecek diye
korkulmazdı...küçücük mutfağımızda nefis yemekler yapardı annem ve her
zaman sofraya bir tabak fazla konulurdu gözümüz daralmazdı...O küçücük
evlerde kocaman gönüllü insanlar yaşardı bayramlar kutlanırdı el öpülür
bahşişler toplanırdı mendil arasında mahçup..Yeni yıl geliyor diye bir
teleş koca mahalle evden eve tencer tava taşınır kocaman sofralar
kurulur ,dilekler tutulur dualar okunur bolluk bereket gelsin huzur
sağlık getirsin diye..Hep ayazdı Ankara geceleri gri is kokardı havası
ama,,,biz ısıtırdık havasını neşeli kahkahalarla gri'rengine aldırmadan
yokuşundan bayırından kayarken cümbür cemaat mutluyduk biz hep bizdik
sen ben olmadık şimdiki gibi..........
*GÜL*
Etiketler: SU GİBİ
Etiketler: SU MİSALİ
Etiketler: SU MİSALİ
Etiketler: SU MİSALİ