27 Mayıs 2010 Perşembe

ÖZETLE:

Günün birinde yolu bir dergâha düsen kendi halinde bir adam, dergâhta, bir Mevlevi ile bir Bektaşi''nin sohbet ettiklerini görünce yanlarına yaklaşır. Kendini tanıtır ve dergâhı merak ettiğini, nasıl zikir edildiğini izlemek için geldiğini söyler.


Erenler başlar adama çeşitli nasihatlerde bulunmaya, her biri kendi yolunu mümkün olan en tatlı dille anlatmaya çalışır.


Adam bir yandan onları dinlerken, bir yandan da gözleri onların giysilerine takılır.


Mevlevi'nin giydiği kıyafette kollar o kadar geniş ve uzundur ki hem içine üç kişinin birden kolu sığabilir, hem de uzun olduğu için yalnızca kolları değil, elleri de kapatmaktadır.


Bektaşi’nin kıyafetinde ise tam tersi bir durum vardır.


Elbisenin kolu daracıktır, neredeyse tene yapışmıştır; üstelik kısa olduğu için, eller ta bileklere kadar açıktır.


Bu duruma hayret eden adam, sebebini öğrenmek ister.


Büyük merakla, önce Mevlevi'ye sorar:

"Pirim, kıyafetinizin kolları neden o kadar geniş ve uzun; bunun özel bir sebebi var mı?"

Mevlevi hiç beklemediği bu soru karşısında oldukça şaşırır.

İki kolunu da biraz yukarıya kaldırır, sonra ellerini birleştirerek kollarını daire sekline getirir ve şöyle der:

"Evet, özel bir sebebi vardır. Çünkü biz insanların günahlarını, ayıplarını, kusurlarını örteriz. Başkaları görmesin diye üzerini kapatırız."

Yanıttan oldukça hoşnut olan adam ayni merakla bu kez Bektaşi''ye döner:

"Peki ya siz, pirim? Sizin kıyafetinizin kolları neden bu kadar dar ve kısa?

Siz insanların günahları ve ayıplarını örtmez misiniz?"

Bektaşi kendi kollarına bakar, birkaç saniyelik bir dalgınlıktan sonra gülümser ve adama bakarak şöyle der:

"Biz mi? Bizim geniş kıyafetlere ihtiyacımız yoktur.

Çünkü biz insanların günahlarını ve kusurlarını görmeyiz."




ÖZETLE:

Seveceksen öylece sev.

Ne kusursuz insan ara, ne de insanda kusur.

Birincisini zaten bulamazsın, ikincisinde ise, bulduğun her kusur, öğrendiğin her ayıp sahibini değil, seni çirkinleştirir. Her ikisi de seni mutsuz eder. Birincisini bulamadığın için, ikincisini ise bulduğun için mutsuz olursun...




Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler. [Mevlâna]

Yaşam paylaşmakla... Hayat sevince güzel...





24 Mayıs 2010 Pazartesi

BİLİYORMUYDUNUZ???

BİLİYOR MUYDUNUZ?

-CHE GUEVARA 1967 yılında Bolivya'da yakalanıp öldürüldüğünde sırt

çantasından"Atatürk'ün Büyük NUTKU'nun" çıktığını,...

-FİDEL CASTRO'nun 12 Mayıs 1961 tarihinde Havana'da görevli genç Türkiye

diplomatı Bilal Şimşir'den ABD NİN BİLGİSİ OLMAMASI şartıyla "Atatürk'ün

Büyük NUTUK Kitabını"istediğini. Ve:"Devrimci M.Kemal ATATÜRK varken, Türk

gençleri neden kendilerine başka önder arıyorlar?dediğini,...

- 1935'teki Uzun Yürüyüş öncesinde Şankay Meydanı'nda toplanan binlerce

Çinliye seslenen MAO'nun ilk sözlerinin : "Ben, Çin'in

Atatürk'üyüm"olduğunu,

- Yunan başkomutanı TRİKOPİ`in,hiçbir zorlama ve baskı olmadan her

Cumhuriyet bayramında Atina'daki Türk büyükelçiliğine giderek,Atatürk`ün

resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu,..

- 1938'de, General MC ARTHUR'un en zor,en problemli,en buhranlı

döneminde,danışman,senatör ve bakanlarından oluşan yüz yirmiden fazla

kişiye; "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal'i

görmek için neler vermezdim" dediğini,..

- 1938'de Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiirde;"Allah

bir ülkeye yardım etmek isterse, onun elinden tutmak isterse başına Mustafa

Kemal gibi lider getirir" denildiğini veee..



- 2006'da ise AB Uyum yasaları gereğince devlet dairelerinden Atatürk

resimlerinin kaldırılmasının istendiğini,.. BİLİYOR MUYDUNUZ?....

------------------------------------------------------------

Asıl önemli olan ve memleketi temelinden çıkan,

halkını esir eden, içerideki cephenin suskunluğudur.

Mustafa Kemal Atatürk



19 Mayıs 2010 Çarşamba

19 MAYIS KUTLU OLSUN.

18 Mayıs 2010 Salı

KURUDUK!!!


Hani Recep Bey sitem ediyor ya;




Hani Recep Bey;

'Onların gözleri var ama görmezler, dilleri var söylemezler' diyor ya,

Hani 'Okullara ücretsiz kitap dağıttık, bunları neden söylemiyorsunuz?' diyor ya,

Hani ekonomide dağları devirdik,

Enflasyonu yedik yuttuk,

İhracaatta çığır açtık,

Milli geliri hoplattık zıplattık.. ya!



Kendimle baş başa kaldığımda utandım.

'Ah Recebim' dedim,

Bizler ne kadar 'Hayvanız' dedim.

Gözümüz var görmüyoruz,

Dilimiz var söylemiyoruz dedim.



Daldım internete o utançla..

Öyle ya, yaptıklarını söylemek lazımdı.



Nereden bulacaksın doğruları?



OECD olur mu?

Olur!



Ne de olsa kendisi veriyor oraya bilgileri, doğrudur elbet.



Görelim bakalım bizim de üyesi olduğumuz,

30 üyeli OECD (Ekonomik işbirliği ve kalkınma örgütü) ne söylemiş:



Bizim okullarımız neyle ısınıyor?

Fuel-Oil ve kömür.



Fiyatı ne bunların?

Rekor bizde!



En pahalı yakıt Türkiye'de 30 ülke arasında!

1000 litresi 1.488,40 $

Daha yükseği yok!



ABD 644,76

Hindistan 210,23

Polonya 791,72

İspanya 725,63

Belçika 664,63

Türkiye 1.488,40



*





Bu okullar nasıl aydınlatılıyor?

Elektrik mi?

Evet!



Nedir elektriğin birim fiyatı OECD ülkelerinde?



Güney Afrika 5,9 sent

Avustralya 9,8 sent

Kanada 6,7 sent

Taiwan 7,8 sent

Hindistan 4,2 sent

ABD 10 sent

Türkiye 13,9 sent



*





Kitap dağıtmış 'bedava', sayın başbakan..



Ne para verdin onu söyle, dolandırma lafı..

Sen söylemezsen, OECD söylüyor:



OECD ülkeleri arasında GSYİH (Gayrı safi yurtiçi hasıla)'dan eğitime harcanan para

(30 ülke arasında) ortalama % 6,2.



İsrail % 8,4

İzlanda % 8

Kore % 7,3

Şili % 6,4

Meksika % 6,4

Türkiye % 4,1



Hani para harcıyordun Recebim?



*



Ha bu arada meraklısına;

OECD ülkeleri arasında cahillik rekoru da bizde.

25-64 yaş arası her 100 kişiden 63'ü, ilkokul ve daha düşük eğitime sahip.



Meksika da bile 50 bu oran.

Tahmin edilebileceği gibi bir çok ülkede %1 ile % 10 arasında.



*





En merak ettiğim konuyu da en sona bıraktım.



Acaba öğretmen maaşları ne alemdeydi?

15 yıl deneyimli bir öğretmen yıllık ne kazanıyordu?

Lüksemburg 85.000 $

Kore 46.000 $

İspanya 41.000 $

Portekiz 35.000 $

Yunanistan 35.000 $

Meksika 21.000 $



Türkiye'yi merak ediyorsunuz değil mi?



OECD'nin her tablosunda yer alan Türkiye bu tabloda yok!

Utandıklarından vermediler herhalde bu değerleri.



Ama ben söyleyeyim:

10.000 $'ın altında!



Eğer hak aramak için meydanlara dökülen eğitim emekçilerine atılan her tekme 5 $,

vurulan her cop 10 $ ise, durum değişir tabii.

Bu durumda bu rakam yüz bin doların üzerine çıkar.



*





Konya'da belediye, okullara 'kontörlü su' veriyormuş Recebim,

Haberin var mı?



Kontör bitti mi su da yok!

A'raf suresinde bu da yazıyor mu?



Su cenneti bu memlekette, camilere bedava verdiğin suyu,

okullara kontörle veren ülkenin başbakanısın sen.



Bırak Konya'yı,

İstanbul'un göbeğinde, en mutena semtlerden birinde çocuğumu okula kayıt ettirmek için gittiğimde okulun suları kesikti.

Kayıt yapmak için benden o su faturasını ödememi istediler 5 ay önce.



Vatandaş para isteyecekler yine diye, veli toplantılarına gidemez oldu Recebim,

Sen neden bahsediyorsun?

Hangi kitap?



Bunları da söyleyebiliyor musun?

Gözün var görebiliyor musun?

Kulağın var duyabiliyor musun vatandaşın sesini?

Ve dilin var, söyleyebiliyor musun bunları da?

Söyleyemiyorsan, A'raf suresini oku!











Şevket ÇORBACIOĞLU

Teknopolitika

8 Mayıs 2010 Cumartesi

Anneler günü kutlu olsun

22 Nisan 2010 Perşembe

23 NİSAN KUTLU OLSUN

21 Nisan 2010 Çarşamba

FARK ETMELİ






Farkında Olmalı İnsan...

Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.

Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen...

Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını Fark Etmeli.

Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını

Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını

Fark Etmeli.

Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu Fark Etmeli.

Henüz Bebekken 'Dünya Benim!' Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı

Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların 'Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum

İşte!' Dercesine Apaçık Kaldığını Fark Etmeli.

Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli.

Baskın Yeteneğini Fark Etmeli Sonra.

Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini,

Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini

Fark Etmeli İnsan

Ve Ölmeden Evvel Ölebilmeli.

Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte

Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini

Fark Etmeli.

Eşref-İ Mahlukat (Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu

Fark Etmeli.

Ve Ona Göre Yaşamalı.

Gülün Hemen Dibindeki Dikeni, Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü

Fark Etmeli.

Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde

Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını

Fark Etmeli.

Eşine 'Seni Çok Seviyorum!' Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş Gücünü

Fark Etmeli.

Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini, Ama Arka

Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç Olduğunu

Fark Etmeli.

Zenginliğin Ve Bereketin, Sofradayken Önünde Biriken Ekmek

Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini

Fark Etmeli.

FARK ETMELİ.

Ömür Dediğin Üç Gündür,

Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,



O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür.





CAN YUCEL






;;