28 Ekim 2010 Perşembe

Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.

 

26 Ekim 2010 Salı

KAHVENİN TADI

Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler.

Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikâyetleşmeye döner. Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel olanlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir.

Herkes bir bardak secince, profesör şöyle söyler:

'Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı. Kendiniz için en iyi olanı istemeniz normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı aslında. Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak değil, ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız.

Şunu bir düşünün: Hayat kahvedir. İş, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayatı tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yaşadığımız hayatın kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de.



Bazen sadece bardağa odaklanarak kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz. Kahvenizin tadına varın!

En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar.
 
(bizler de  iyinin  tadını  çakartalım)

23 Ekim 2010 Cumartesi

ZAMAN NEYLESİN?

 Zaman; nasılda  akıp  gidiyor  hayatı  katmış  önüne  yıkılmış  umutlar,  yarım  kalan  düşler   kızgınlıklar,  isyanlar  herşeyden  var  içinde,,,  oysa   hepsi  nasıl da  insani  duygular  tepkiler,  özleriz  sevdiğimizi  bazan  yanımızda  olsa  bile  kaldı ki  araya  yollar  mesafeler  girmiş nice  hasretlerimiz  var  onlara  dair  umutlarımız  kucak , kucak  hiç mi  mutlu  değiliz  bütün bu  karmaşada   neden  gülmekten  korkar  olduk  neden  bu  kadar  karamsar  yüreklerimiz .Ne  çok  şeyi  unuttuk,  medeniyet  adına  ne  çok  güzellikten  vaz  geçtik  günlük  telaşlar , anlık  hevesler  hayatı  yorduk  bizde  yorulduk  yok  saydığımız  için  yok  sayılıyoruz  Eski  bir  defterin  sarı  sayfaları  arasında  kalmış  kuş  yüreği  sevinçler,  mutlu  olmanın  bir  bedeli  var  bu  alemde,,her  kapının  anahtarı  para...Her gün  biraz  daha  küçülüyor  ve  yok  oluyoruz doyumsuz  aç gözlülükle  savaşlar  icat  ediliyor  soğuk,  sıcak  teknoloji  ilerledikçe  yaşam  alanları  yok  oluyor  devasa  yapılar  arasında  çehreler  robot  soğukluğunda  tanışıksız , selamsız  yaşadığımızı  var  sayıyoruz  gafilce  mutsuz   yalnız yaşıyoruz  yalnızlıktan  yakınsakta... Adaletsiz,,  haktan  hukuktan  bahsediyoruz ,,,Avaz  avaz küfür , kahır  dökülüyor  dilimizden  duvarlarda yankılanıp  yok  olan  feryatlarımız   geri  getiriyormu  yitirdiklerimizi??? Malesef  sanki  razıyız  halimize ara sıra cılız  sesler duyulsada  boşvermişliğin  uğultusunda  kayboluyor  onlarda ve  zaman  durmuyor  her  saniye  dün  olmaya  aday   ne  yazık  ki  keşkelere le...   Bu  günlerde  halimden  ve olagelen  hallerden hiç hoşnut  değilim  bu  yüzden  sorun  yumağı  olduk  döndükçe  dolaşıyoruz ...
KIZGINIM  KIRGINIM  HERŞEYE...
 
*GÜL*

;;