8 Nisan 2010 Perşembe

ABBAS


Abbas




Cahit Sıtkı askerliğini yedeksubay olarak yapmak üzere birliğine

gider.O yıllarda yedeksubay sayısı az olduğundan her yedeksubaya emir

eri verilmektedir. Birliğine gittiğinde bölük yazıcısından künye

defterini ister.Sırayla isimlere bakmaktadır bir isim dikkatini

çeker.Abbas oğlu Abbas..Sakat çolak eli yüzünden çürüğe ayrılmış

biridir Abbas..Talim bitiminde askerin yanına gönderilmesini

ister.Öğle saatlerinde kapı çalınır.Karşısında civan mert yiğit biri

selam çakıp;

-Abbas oğlu Abbas Emret komutatan!.. der..



Aralarında söyle bir konuşma geçer.

-Nerelisin?

-Memleket Mardin, kaza Midyat komutan

-Sen benim emir erim olurmusun?

-Sen bilir komutan!.



Askere eşyalarını toplamasını ister ve kendi evinin altındaki boş yere

taşınmasını ister.Zamanla askerin zekiliği sıcakkanlılığından

etkilenir.Abbas her sabah erkenden kalkar Cahit Sıtkı ' ya kahvaltı

hazırlar.Öğle yemeğini sormadan hazırlar.Tüm ihtiyaçlarını karşıdan

bir istek gelmeden düşünüp yerine getirir.Erkenden kalkıp Cahit

Sıtkı ' nın kıyafetlerini ütüler hazırlar ve evin temizliğini yapar..



Akşamları olunca Cahit Sıtkı ' nın sevdiği yemek ve mezeleri

hazırlar..Zamanla aralarında komutan asker ilişkisinden daha güçlü bir

dostluk bağı oluşur.Bu saf ve temiz Anadolu çocuğundaki sadakat ve

temiz yürekten etkilenmiştir Cahit Sıtkı..Zaman zaman karşısına alıp

derleşir ve bu Anadolu çocuğunun ruhunda gizli şeyleri keşfeder..



Akşamları rakı sofrası kurup en güzel kızartma ve mezeleri hazırlar

Abbas..Araları ndaki duygu bağları güçlenir.Böyle bir keyf geçesi

akşamında alkollü Cahit Sıtkı sorar;



-Sen İstanbul ' u bilirmisin Abbas?

-Bilir komutanım..

-Orda bir Beşiktaş var bilirmisin?

-Bilir komutan!.Ben orda acemi birlikteydim. .

-Orda benim bir sevgilim var..Sen bana kaçırıp onu getirirmisin?

-Elbet komutan!



Sabah olur Cahit Sıtkı bakar ki..Abbas yeni asker kıyafetleri giymiş

traş olmuş hazırlanmış.Cahit Sıtkı sorar;

-Hayırdır Abbas neden böyle hazırlık yaptın?

-Ben istanbula gidecek komutan!..

-Ne yapacaksın sen İstanbulda?

-Sen söyledi bana..Ben gidecek sana Sevgiliyi getirecek!..



Gözlerindeki hüznü ve gözyaşlarını gizlemek istercesine arkasını dönüp

kapıyı çarpar ve çıkıp gider Cahit Sıtkı..Fakat bu mert askerin,

yüreği sevgi dolu Anadolu çocuğunun samimiyeti ve sıcaklığından

duygulanır..



Akşam olur..Ağaç altında rakı sofrası kurdurur ve Abbası karşısına

oturtur..Birlikte yer içerler ve Cahit Sıtkı o meşhur şiirini kaleme

döker!......



Haydi abbas, vakit tamam;

Akşam diyordun işte oldu akşam.

Kur bakalım çilingir soframızı;

Dinsin artık bu kalp ağrısı.

Şu ağacın gölgesinde olsun;

Tam kenarında havuzun.

Aya haber Sal çıksın bu gece;

Görünsün şöyle gönlümce.

Bas kırbacı sihirli seccadeye,

Göster hükmettiğini mesafeye

Ve zamana.

Katıp tozu dumanı,

Var git,

Böyle ferman etti Cahit,

Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş ' tan;

Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.

3 yorum:

Newbahar dedi ki...

Ne demeli bilmem ki..
Konu Cahit Sıtkı olunca!..

Çok güzel bir hikaye.

Sevgi ve selamlar

Hamiyet dedi ki...

Arkadaşım müthiş bir hikaye ve onu tamamlayan o ünlü şiir... Harika bir paylaşım olmuş, sağolasın zevkle okudum.

Huzurlu, mutlu bir gün diliyorum.
Sevgilerimle...

tufan dedi ki...

Çok enteresan bir hikaye sevgili gül,şiirler gerçekliğiyle anlam kazanıyorlar,teşekkür ediyorum bu güzel paylaşımın için.

Sevgiler.

Yorum Gönder