9 Aralık 2009 Çarşamba

EYLÜL


Sarılar kızıla ,kızıl kahveye dönüşürken doğa daki değişimin adını hazan koymuşlar...hazan denince; nedendir bilemediğim garip bir hüzün sararken bütün benliğimi, yürürken çiğneyip geçtiğim kurumuş yapraklar hep yaşanmışlık ve acı hatıraları anımsatıyor...bitmişlik hissi yok oluş...oysa anılar acı tatlı kişiliğimizi zenğinleştiren yapı taşları... çoğunun harcına gözyaşı katmış olsakta...hazan, hüzün eşittir aslında bir direniş, herşeye bir karşı koyuş...biliyorun ki direncim ölçüsünde hayata tutunabiliyorum...hafızam unutmak istesede kaşıdıkça kanattığım yaralar bir aksi tesirle hayatta tutuyor beni...pastırma sıcağı bir günde gökyüzü ikiye bölünmüş adeta, yarısı pırıl ,pırıl parlarken yarısı kara bulutlarala dolmuş ha düştü ha düşecek yağmur hatta belki bir fırtına...uzunca bir yürüyüş sonrasında tıklım , tıklım yaz günlerinin aksine sakin sayılabilecek ölçüde insanlar çay bahçelerinde oturuyorlar. bende bir köşede denize nazır yerimi alıyorum, eee çaysız olurmu? çayımı yudumlarken hazan ı hüznü tebesümle harmanlayıp anılarda bir yolculuğa çıkıyorum ...hayat gerçekten bir muamma insanları gözlemlediğimde onca olumsuzluklara rağmen yinede tebessüm var yüzlerinde, çocuklar cıvıl, cıvıl anneler pür dikkat...dedeler nineler herkes hoşnut sanki hallerinden...gençler ilginç bir tartışmaya kaptırmışlar millet vekillerinin eğitimsizliğini tartışıyorlar yan masada ve gerçekten çok haklılar millet vekili olabilmek illaki eğitim ve tarafsızlık gerektiriyor...akşam güneşi batmak üzere hava birden serinliyor çay bahçesinde bir hareketlilik herkes ufak, ufak kalkıyor masalardan...hesabı ödeyip hızlı adımlarla evin yolunu tutuyorum bende... güzel bir gündü herşeye rağmen hayatta olmak... olanların değerini bilmek , olmayanları yadetmek...hazan hüzünle karışık kısacası hayatın bir köşesi...hayat devam ediyor zenginliğimiz: anılarımız ve onlardan alabildiğimiz dersler ...sevgiyle.

0 yorum:

Yorum Gönder